MATEMATİKÇİ |
Balonla seyehat etmekte olan bir grup
yolunu kaybeder ve biraz alçalarak aşağıdaki kişiye yaklaşırlar. İçlerinden
biri aşağıya bağırır:
Aşağıdaki şahıs onlara şöyle bir bakar ve cevap verir:
Balondaki adam doğrulur ve arkadaşlarına:
der. Bunun üzerine balondaki diğer şahıslar bunu nerden anladığını sorduklarında şöyle yanıtlar:
|
AZİM |
İskoçun biri yolda giderken bir nal bulur
ve sevinç içinde şöyle der:
|
İDDİA I |
İki matematikçi aralarında tartışmaktadır.
Bunlardan biri aslında matematiği herkesin az-çok bildiğini iddia ederken, diğeri
de öyle olmayıp sadece eğitimini almış insanların bildiğini savunmaktadır.
Sonunda bu meseleyi tartışarak halledemeyeceklerinin farkına varırlar ve
teklifte bulunur herkesin bildiğini iddia eden:
Diğeri hemen kabul eder. Öyle ya, x'in integralini bilen kaç tane garson kız vardır ki? Ne var ki, bu tartışmayı planlamış bulunan diğeri daha önceden garson kıza gidip, ona bir miktar karşılık önererek kendisine sorulacak olan soruya x2/2 cevabı vermesi hususunda anlaşmıştır. Neyse, gelirler restorana ve o kızı görüp yanına gelirler. Kıza:
derler. Kız kabul edince de soruyu sorarlar. Garson kız pek fazla düşünmeden:
diye cevap verir. Biri kazanmanın sevinci, biri de kaybetmenin hüznüyle teşekkür ederek ayrılırlarken garson kız arkadan seslenir:
|
ÇİFTE OLUMLULAMA |
Ünlü bir filozof dilbilim üzerine bir
konuşma yapıyordu. Çifte olumsuzlamanın bazı dillerde olumlu bir anlamı
varken bazılarında olumsuz bir anlam yol açtığını henüz belirtmiş ve fakat çifte
olumlulamanın hiçbir dilde olumsuz bir anlam ortaya çıkartmadığını anlatmaya
başlamıştı ki arkalardan onu dinlemeye gelmiş ünlü bir matematikçinin sesi
duyuldu:
|
NAZİ KAMPI |
Hitler birgün kamplardan birini ziyaret
ederken oradaki tutuklulardan birine sorar:
Mahkum 6 diye cevap verdiğinde yanındaki kurmaya döner ve kızgın bir ses tonuyla:
diye azarlar. |
GOLF |
Bir rahip, bir doktor ve bir matematikçi
golf oynamak maksadıyla golf sahasına gittiklerinde görürler ki saha doludur.
Fakat işin enteresan yanı o sırada oyun oynamakta olan yaşlı dört adam oldukça
kötü oynamaktadırlar. Sonunda dayanamayıp yetkiliye şikayet ederler:
Bunun üzerine yetkili o kişilerin kulübün ortaklarından olduklarını ve hepsinin kör olduğunu, bu yüzden o kadar kötü oynadıklarını söyleyince papaz pişmanlık ve mahcubiyet içerisinde:
der ve apar topar gider. Doktor aynı şekilde:
deyip hemen evine doğru yola koyulur. Matematikçi ise gayet soğukkanlı bir şekilde sorar:
|
BOMBA KORKUSU |
Devamlı uçak seyehatleri yapan bir işadamının
en büyük korkusu uçakta bir bomba bulunmasıydı. Bu korku o kadar karşı
konulmaz hale gelir ki, dayanamaz ve bir matematikçiye gelip sorar:
Matematikçi istatistikleri araştırır, ihtimal hesapları yapar ve adama:
cevabını verir. Adam hiç beklemediği bu cevap karşısında afallar. Bu ihtimal çok yüksektir. Sıkıntı içerisinde geçen birkaç gün sonrasında aynı matematikçiye gelerek:
diye sorar. Matematikçi:
cevabını verdiğinde rahatlayan adam daha sonra uçağa ne zaman binse çantasında bir bomba bulundurur... |
ADAÇAYI |
Adam kafeye girmiş ve siparişini vermiş: · - Bana bir adaçayı, limonsuz olsun... Cevap vemiş garson: · - Beyefendi limonumuz kalmadı, kusura bakmayın. Portakalsız olsa olur mu? |
PARA ÜSTÜ |
Adamın biri kafeye gelir ve bir kola içer.
Garson hesabı almaya geldiğinde fiyatı sorar. Kola fiyatının 260.000 lira
olduğunu öğrenir ve yirmi altı tane on bin liralık demir parayı üstüste
dizer. Garson tam parayı alacakken, bir vuruşta hepsini yere saçar. Birşey
diyemeyen garson içinden söylene söylene paraları toplamaya başlar. Ertesi gün
aynı adam, aynı garsondan bir kola ister. Hesabı öderken aynı şekilde yirmi
altı tane on bin liralık demir parayı üstüste dizer. Garson tam parayı
alacakken, yüne bir vuruşta hepsini yere saçar. Garson çok sinirlenir fakat
birşey diyemez ve paraları toplamaya başlar. Bir sonraki gün aynı adam aynı
kafeye tekrar gelir ve yine bir kola içer. Fiyatı sorar garsona. Neler olacağını
bilen garson bezgin bir şekilde:
diye cevap verir. O da ne?.. Adam cebinden bir beşyüz binlik çıkarıp uzatır garsona. Garson büyük bir keyifle yirmi dört tane on binliği üstüste dizer ve tam adam alacakken öncekilerden çok daha kuvvetli bir vuruşla paraları kafenin içine saçar. Adam hiç istifini bozmaz. Cebinden iki tane daha on binlik çıkarıp atar diğer paraların arasına:
|
YANGINA MÜDAHELE |
Aynı otelde kalmakta olan mühendis, fizikçi
ve matematikçinin herbiri benzer şekilde hata yaparlar ve ağızlarında sigara
varken uykuya dalarlar. Mühendis uyanır ve bakar ki battaniye tutuşmuş, hemen
banyoya gider. Banyoda bir kova ve bir de fincan vardır. Kovaya su doldurur
ve gidip battaniyedeki ateşi söndürür. Benzer şekilde fizikçi de görür ki
battaniye yanmakta, hemen banyoya koşar. Aynı şekilde banyoda bir kova ve bir
de fincan vardır. Fincanı doldurur ve battaniyenin üzerine öyle bir açıdan boşaltır
ki, son damla ile ateş söner. Son olarak matematikçi bakar ki battaniye tutuşmuştur.
Banyoya gider ve o da bir kova ve bir fincan görür.
der ve yatar... |
KAYNAMA NOKTASI |
Temel Anadolu Lisesi sınavına hazırlanmakta
olan oğlu Dursun'a sormuş:
Dursun biraz düşündükten sonra yanıtlamış:
Bunun üzerine Temel oğluna yeni birşey öğretme hazzıyla düzeltmiş cevabı:
|
DOĞUM GÜNÜ |
Görevli memur iş için başvuruda bulunan
Temel'in formunu doldururken sorar:
- 3 Ağustos... diye yanıtlar Temel. Görevli bunun üzerine:
diye sorunca Temel direk yanıtlar soruyu:
|
MİLLET VE MEDENİYET |
Uluslarası bir konferansa Temel de katılır.
Konferansta Alman bir profesör:
der ve alkışlar arasında iner kürsüden. Buna içerleyen Temel kürsüye gelr ve şöyle der:
|
SAYMANIN ÖNEMİ |
Filozof Temel yine formundadır:
|
TERS MANTIK |
Temel coğrafya öğretmenine sorar:
- 450... diye yanıtlar öğretmeni. Temel bunun üzerine:
diye sorduğunda öğretmen hiç düşünmeden:
diye cevapladığında Temel biraz duraklar ve itiraz eder:
|
ORUÇ |
Temel Dursun'a sorar: · - Ula Tursun. Sen oruçlu oruçlu kaç hamsi yersun? Dursun: · - Yüz tane yerim. deyince Temel: · - Olur mu ula?.. İlk hamsiyi yediğinde oruç bozulur, diğer toksan tokuz sayılmaz. Bu cevap Dursun'un çok hoşuna gider. Yolda gördüğü İdris'e sorar: · - Ula İdris. Sen oruçlu oruçlu kaç hamsi yersun? İdris: · - Valla elli tane falan. Hayal kırıklığına uğrayan Temel: · - Ula yüz deseydun sağa çok güzel bişey anlatacaktum. |
İKİ KERE İKİ I |
İlkokulda öğretmen Temel'e sormuş:
Temel düşünmüş ve cevap vermiş: · - 10 eder... Öğretmen kızmış: · - Amma yaptın ha Temel... 2 kere 2, 4; pilemedun 5. Nerden 10 edecek?.. |
İKİ KERE İKİ II |
Trabzon'un en zengininin oğlu olan Temel
matematik dersinden sürekli çakıyormuş. Hocası son sınavı tezahüratla ona
moral verilsin diye Avni Aker stadında yapmaya karar vermiş. Stad tıklım tıklım
dolmuş. İzleyenler Temel'e müthiş tezahürat yapıyorlarmış. Hocası kolay bir
soruyla baslayayım demiş ve: · - 2 kere 2 kaç eder?.. diye sormuş. Temel düşünmüş düşünmüş ve: · - 4 eder... demiş. Statta derin bir sessizlik olmuş. Ardından bütün stad hep bir ağızdan: · - Hocam, pi şans daha!.. |
İSRAF |
Temel bir gün bakkala gitmiş ve doksan dokuz tane ekmek istemiş. Bakkal: · - Yüz tane olsa olmaz mı?.. diye sorunca Temel yanıtlamış: · - Ula kim yiyecek o kadar ekmeği?.. |
İDDİA II |
Bir gün Dursun Temel'in yanına gelerek
demiş ki:
Temel hemen yanıtlar:
|
SORUNUN ZORU I |
Beşir, Mevlüt ve Yaşar'ın yaşları toplamı
47'dir. Üç sene sonra Beşir belki de 24 yaşında olacağından bunu şimdiden
tahmin etmek imkansız gibidir. Beşir, Mevlüt ve Yaşar'ın gözleri toplamı 6'dır.
Yaşar'ın saatteki ortalama hızı 4,17 dolar olduğuna göre Mevlüt'ün gerçek adı
nedir? a) Ebegümeci b) Ahu c) Mozambik d) Hiçbiri e) Hepsi |
SORUNUN ZORU II |
Osmaniye'den yola çıkan bir otomobille, İzmir'den
yola çıkan bir kamyonetin, Ağrı dağı eteklerinde karşılasmasına ramak kalmışken
Bursa'dan yola çıkan Antep plakalı bir otobüsün Ankara'ya ulaşması ne denli mümkün
olabilir? a) Acaip b) 1200 USD c) Üç tane d) 18:30 e) 100 hektar |