Her şey, 1990 yılında matematikçiler arasında akademik bir tartışmayla başladı. İngiliz mantıkçı ve 1950 ödülü sahibi Bertrand Russell (1872-1970),barutu ilk ateşleyen oldu.
Russell paradoksu şundan
ibaret : Bir
editör , kendi adını içermeyen bütün katalogların kataloğunu yapmak istiyor
. kendi adını içermeyen kataloglar
bir örnek verelim . Örneğin elimizde bir “Fransız şarapları kataloğu “ olsun. Bu kitap, şarap olmadığından
kendi adını içermeyecektir. Buna
karşılık bir “ Kitaplar Kataloğu “kendi adınıda içermelidir;çünkü kendiside bir
kitaptır. Yukarıda sözünü ettiğimiz
editör ,bir “Kitaplar Kataloğu” oluşturmak peşinde değil. O kedi adını İçermeyen Katalogların
Kataloğunu yapmak istiyor. Russell
paradoksu şundan ibaret;kendi Adını İçermeyen Katalogların Kataloğu Kendi Adını
İçermeli midir?
Bu katalog ,kendi adını
içerirse ,kendi adını içeren kataloglar gurubuna girer: oysa bu ,Kendi adını
İçermeyen Katalogların Kataloğudur; demek ki bu katalog kendi adını
içeremez. Fakat bu katalog kendi
adını içermezse ,kendi adını içermeyen kataloğuna ait olur ki o zamanda kendi
adını içermesi gerekir. Bu açıkça bir paradokstur;çünkü mantık “kendi adını
İçermeyen katalgların Kataloğu’nun hem kendi adını içermesini hem de
içermemesini emretmektedir. İki doğru olamayacağına göre burada paradoks
vardır.
Bir başka paradoksta ünlü
Giritli paradoksudur . Bir Giritli
“ben hep yalan söylerim” diyor. Giritli gerçekten yalancıysa, bu söylediği de
yalandır; yani aslında hiç yalan
söylememektedir.;bir başka deyişle doğrucudur. Fakat Giritli doğrucuysa
bu son söylediği de doğrudur .;yani aslında o bir yalancıdır . Mantık bize
Giritliyi doğrucu kabul edersek onun yalancı ,yalancı kabul edersek onun doğrucu
olması gerektiğini emrediyor. Demek ki Giritlinin yalancımı ,doğrucumu olduğuna
ara veremiyoruz. Bu tam bir
paradokstur;çünkü bir birine karşı iki yanıt da doğru sonuç veriyor ,oysa gerçek
tektir;Giritli hem yalancı ,hem de doğrucu olamaz.